asianeagle.niceboard.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Asianeagle
 
AnasayfaPortalGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 AŞK RANDEVUSU

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
samanyolu
Admin
Admin
samanyolu


Kadın
Mesaj Sayısı : 29261
Yaş : 57
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : yazar
Lakap : yazar
Kayıt tarihi : 12/04/08

AŞK RANDEVUSU    Empty
MesajKonu: AŞK RANDEVUSU    AŞK RANDEVUSU    EmptyCuma Mayıs 13, 2016 2:05 pm

AŞK RANDEVUSU 02 Ocak 2016 CUMARTESİ
02:57:11
S.İ.Kisbor.This is Amerika.
New York Grand
Teğmenin beklediği kadın acaba nasıl bir insandı?
New York Grand Central tren istasyonun malumat alma bürosunun üzerindeki saat 6 ya 6 dakika kaldığını gösteriyordu.Uzun boylu ve yanık yüzlü teğmen, tam saati anlamak için gözlerini kırptı.Kalbi,kendisini şaşırtacak derecede hızla çarpıyordu.Altı dakika sonra,13 yıldır hayatında son derece mühim bir yer kaplıyan,hiç görmediği fakat yazılarıyle en ümitsiz anlarında bile kendisine cesaret veren kadını görebilecekmiydi.
Teğmen Blandford,uçağının,bir düşman filosu tarafından çevrildiği günü hiç unutamıyordu.
Mektuplarının birinde,meçhul kdına,arada sırada korktuğunu itiraf etmişti.Bu muharebelerden birkaç gün evvel aldığı bir mektuğta,meçhul kadın onun korkusuna şu cevabı vermişti:<>diyen sesimi duymanı istiyorum.
Şimdi teğmen bu sözleri söyliyen kadının sesini işitecekti.Altıya dört vardı...
Bir aralık bir kızın yanından geçtiğini gören teğmen yerinden sıçradı.Kızın yakasında da bir çiçek olduğu halde,bu teğmenin meçhul kadınla kararlaştırdığı kırmızı gül değildi.Sonra bu kız olsa olsa 18 yaşlarında kadardı,halbuki Hollis Meynelli 30 yaşında olduğunu yazmıştı.diye cevap vermişti.Hakikatende 29 yaşındaydı.
Teğmen,kampta iken okuduğu romanı hatırladı.Kitabın her sayfası,bir kadın taradından yazılmış notlarla doluydu.Teğmen,o vakte kadar,bir kadının,bir erkeğin ruhunu bu kadar iyi anlayabileceğine ihtimal vermemişti.Kadının ismi kitabın kapağında yazılıydı.Hollis Meynell,Roman,hayırseverler tarafından askerlere hediye edilen binlerce kitaptan biriydi.
Teğmen,Hollis Meynell'in adresini,New York'un telefon rehberinde bulmuştu.Kıza mektup yazmış ve ondan cevap almıştı.
Kadın teğmenin mektuplarına 13 ay müddetle sadakatle cevap vermişti.Teğmenden mektuğ gelmediği zamanlarda bile yazmağa devam etmişti.
Hollis Meynell,kendisine fotograf yollamağı reddetmişti. demişti.
Altıya bir dakika vardı.Birden bire teğmen'in yüreği ağzına geldi.
Genç bir kadın kendisine doğru geliyordu.Zarif ve ince vücutlu idi;ipek gibi sarı saçları bukleler halinde,kulaklarının arkasında toplanmıştı.
Teğmen kadının yakasında çiçek olmadığını unutarak,ona doğru yürüdü.Genç kadın gülümsedi.Cesaret alan teğmen,bir adım daha attığı sırada,Hollis Meynell'i gördü.
Genç kadının hemen arkasında duruyordu.40'ını çoktan geçmiş bir kadındı.Beyazlaşmaya başlayan saçlarını,eski bir şapkanın altına sokuşturmuştu.
Hollis Meynell,oldukça şişmandı da;kalın bilekli ayaklarında topuksuz kaba ayakkabı vardı.Fakat paltosunun yakasında kırmızı gül takılı idi.
Yeşil elbiseli kız yavaş adımlarla uzaklaşıyordu.
Blandford,kızı takip etmek,aynı zamanda da en müşkül zamanlarında kendisine cesaret aşılayan kadınla konuşmak gibi telif telif kabul etmez iki arzunun esiri olmuştu.
Teğmen tereddüt etmedi.Kadına,kendisini tanıtmak için cebinden eskimiş romanı çıkardı.Bu kadınısevebileceğini bilmekle beraber,onun arkadaşlığına muhtaç olduğunu hissediyordu.
Teğmen kadına selam verdikten sonra,ona kitabı uzatı.Herşeye rağmen hayal kırıklığına uğramıştı.
---BEN TEĞMEN JOHN BLANDFORD'UN ,BAYAN MEYNELL,BURAYA KADAR GELDİĞİNİZE ÇOK MEMNUN OLDUM.SİZİ YMEEĞE GÖTÜREBİLİRMİYİM?dedi.
Kadını geniş yüzünde,müsamahalı bir gülümseme belirdi.
---OĞLUM BEN MESELEDEN HABERDAR DEĞİLİM,AMA ŞU İLERİDE GİDEN YEŞİL ELBİSELİ KIZ YAKAMA BİR GÜL TAKTI.SONRA, BANA,YEMEĞE GİTMEYİ TEKLİFETTİĞİNİZ TAKDİRDE,KENDİSİNİN SİZİ SOKAĞIN ÖBÜR TARAFINDAKİ LOKANTADA BEKLEDİĞİNİ SÖYLEMEMİ İSTEDİ.dedi.
NOT:BURADAN SİZ NE SONUÇ ÇIKARTTINIZ BİLEMEM AMA BENCE GÖRÜNÜŞLE DEĞERLİENDİRİMEMELİ KİMSE DİYORUM.
BETÜL UCA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://asianeagle.yetkin-forum.com
samanyolu
Admin
Admin
samanyolu


Kadın
Mesaj Sayısı : 29261
Yaş : 57
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : yazar
Lakap : yazar
Kayıt tarihi : 12/04/08

AŞK RANDEVUSU    Empty
MesajKonu: Geri: AŞK RANDEVUSU    AŞK RANDEVUSU    EmptyCuma Mayıs 13, 2016 2:05 pm

BÜYÜKLERE DERS OLSUN
Duanın tesirli olup olmadığını çok merak eden bazı büyükler;uzun zamandan beri,doğum gününde bir taya sahip olmak için dua eden küçük kızın misalinden istifade edebilirler.
Alaycı bir çocuk olan kendisinden iki yaş büyük kardeşi,onunla ikide bir alay ettiği zamandiyordu
Küçük kızın doğum günü geldiği halde tay meydanda yoktu.Kardeşi ona gülerek dedi.
Küçük kızın gözleri yaşarmıştı.Buna rağmen kardeşine dönerekdedi.

Küçük kız hafifçe tebessim ederek dudaklarının arasında şunları mırışdandı:BETÜL UCA
04 Ocak 2016 Pazartesi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://asianeagle.yetkin-forum.com
samanyolu
Admin
Admin
samanyolu


Kadın
Mesaj Sayısı : 29261
Yaş : 57
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : yazar
Lakap : yazar
Kayıt tarihi : 12/04/08

AŞK RANDEVUSU    Empty
MesajKonu: Geri: AŞK RANDEVUSU    AŞK RANDEVUSU    EmptyCuma Mayıs 13, 2016 2:06 pm

HİÇ MERAK ETTİNİZ Mİ?
********************
***
BİR İNSANIN IZDIRAPTAN ÖLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
RUHİYATÇILARA bakılırsa<>.söylediklerine göre,insanın bir acı duyma sınırı vardır.Bunun fevkindeki acıların duyulmasına imkan yoktur.Esasen acı bu reddeye erişince;insan bayılmak veya herhangi başka bir reaksiyon sayesinde,acı duymaktan kurtulur.Şiddetli ızdırap,bazı dokuların tahrip olmasına yol açabilirse de,tek başına ölüme sebep olmaz.Acılar hakkında dikkate değer başka bir cihet de acıların biribirine ilave olmamasıdır.Meselâ,başınız ve dişiniz aynı zamanda ağrırsa,bunlardan şiddetli olanı,diğerinin tesirini ortadan kaldırır.
UYUMADAN NE KADAR ZAMAN YAŞANABİLİR?
****************************************
MİCHİGAN üniversitesinde yapılan tercübeler esnasında,bir genç 231 saat müddetle uyumadan yaşamağa muvaffak olmuştur.Dördüncü günün sonunda hayal görmeğe,biraz sonra kendisine söylenenleri anlamamağa başlamış,nihayet kim olduğunu ve ne yaptığını bilmediğini itiraf etmek zorunda kalmıştı.Uyku üzerinde tercübeler yapan âlimler,90 saat uykusuz kalan bir insanın,muntazam bir gece uykusundan sonra normal hale döndüğünü küşahade etmişlerdir.Daha fazla uykusuz kalan kimse,bir müddet için,yarı uyku devreleri geçirmesinin önünü alamaz
DÜNYANIN EN KÜÇÜK ŞEYİ NEDİR?
********************************
ATOMLARLA moleküllerin bir parçası olan elektronların dünyanın en küçük şeyleri olduğuna şüphe yoktur.5 trilyon elektonu yanyana dizmek kabil olsaydı,kaplayacakları sahanın uzunluğu 2,5 sm,i geçmezdi.İnsan vücudundaki,elektron adedini yazmak için 10 rakamının arkasına 30 sıfır ilave etmek icap ederdi.
HİNDİSTAN CEVİZİ AĞAÇLARININ CİVARINDA YAŞAYAN İNSANLARIN BAŞINA HİNDİSTAN CEVİZİ DÜŞER Mİ?
***************************************************************************
HİNDİSTAN cevizi ağaçları takriben 30m,yüksekliğinde olduğuna göre,bunlarla örtülü bir sahada yaşamak ilk bakışta intihar gibi gözükebilir.Bunun böyle olmamasının biricik sebebi,Hindistan cevizlerinin pek nadiren gündüzün yere düşmeleridir.Bunların sapları,çığın tesiriyle geceleyin açılır.Bu itibarla yerliler,geceleri Hİndistan cevizi ağaçlarından mertebe uzakta oturmağa gayret ederler.
BETÜL UCA
12 Ocak 2016 Salı
03:54:42
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://asianeagle.yetkin-forum.com
samanyolu
Admin
Admin
samanyolu


Kadın
Mesaj Sayısı : 29261
Yaş : 57
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : yazar
Lakap : yazar
Kayıt tarihi : 12/04/08

AŞK RANDEVUSU    Empty
MesajKonu: Geri: AŞK RANDEVUSU    AŞK RANDEVUSU    EmptyCuma Mayıs 13, 2016 2:07 pm


HOLLANDA'NIN KUŞ CENNETİ
HOLLANDALI İŞ ADAMI VAN DEN BRİNKİN,ZEVKİ İÇİN MEYDANA GETİRDİĞİ KUŞ BAHÇESİNDE,10,000 DEN FAZLA KUŞ VARDIR.
*GEORGE KENT,FRANCE-İLLUSTRATİON,FRANSA*
HOLLANDA'nın Ren kıyısındaki Alphen kasabası yerlilerinden Gerard vanden Brink hakkında 1949 yılına kadar hiçbir dedikodu duyulmamıştı.200 dolarlık bir sermaye ile kadın şapkacığı işine atılan vanden Brink,20 yıl içinde 1 milyon dolarlık bir servet kazanmıştı.
Kendisine 14 çocuk doğuran ve dükkanında yardım eden güzel bir karısı vardı.Dokuz kızından üçü evlenmiş ve kendisine 8 torun sahibi etmişti.Van den Brink'in sanat şaheserleri ile dolu bir evi ve iki otomobili de vardı.Alphenliler onu,kiliseye ve hemşerilerine bağlı bir fert olarak tanıyorlardı.
Fakat günün birinde van dan hayatında bir değişiklik oldu.Bir vakitler şapkalarını çıkararak onu selamlayanlar,<> diye fısıldaşmaya başladılar.Dükkaında işleri iyide gitmemeye başladı,nihayet onun çıldırdığına hükmeden ailesi onu bir ruhiyatçıya götürdü.
Bu vaziyetin yegâne müsebbibi kuşlardı.Van den Brink 1949 Kasımından itibaren kuş satın almağa başlamıştı.Dünyadaki bütün kuş sahiplerinden ve hayvanat ahçelerinden daha fazla kuşa malik olmak istiyordu.Daha bu hedefine vasıl olamadan 250.000 dolar harcamaktan çekinmemiişti.
8 ay zarfında bahçesi,minicik arı kuşlardan deve kuşlarına varıncaya kadar 400 kuş cinsi barındıran 8 dönümlük muazzam bir kuş çiftliği haline gelmişti.7000 kuşun cıvıldaştığı bu muazzam bahçede yer yer çiçekli tarhlar,gölgeli yollar,kanalllar,tahta köprüler ve hasırla örtülü bir lokanta vardır.Yaban ördekleri,kuğular,turnalar ve flâmanlarla kaynaşan bir gtölün yanındaki teraçada çalan 47 kişilik bir orkestranın nağmeleri,kuşların sesine karışmaktadır.
18 Mayıs 1950 de halka açılan bahçeyi,Kasım ayına kadar,adam başına 75 krş duhuliye ödeyen 1 milyon kişi ziyaret etmiştir.Brinkin kuş çiftliği bugün,dünyanın en büyük hususi kuş bahçesidir.
Bu kuş bahçesinin kurucusu,51 sene evvel,fakir bir ziraat iişçisinin oğlu olarak dünyaya gelmişti.12 yaşında iken,öğretmeni babasına> demişti.Bu tavsiye üzerine küçük Gerard,atları nallamak suretiyle hayata atılmıştır.
22 yaşında iken evlenen van den brink,karısının yardımı yla bir şapkacı dükkanı açtı.Çok geçmeden becerikliliği sayesinde,bir fabrikaya ve Amsterdam,Lahey ve Roterdam'da dükkanlar asahip oldu.Bir aralık antika ve demirden san'at eserleri ticaretine de kalkıştı.El attığı her işte muvaffak olıuyordu.
1947 yılı içinde,bir gün karısı ile birlikte,dört sülün besleyen bir dostunu ziyarete gitti.O vakitte kadar bir kuğuyu turnadan ayırt edemiyen van den brink,bu kuşlara o kadar hayran kaldı ki derhal kendisi içinde kuş satın almaya karar verdi.Kocasının bu zevkinde bir mahzur görmeyen bayan van den brink de bu hale ses çıkartmadı.İlk önce iki tavus kuşuyla işe başlayan van den brink,nadide ördekler ve bıldırcınlar satın almakta gecikmedi.
1949 yılı içinde Brink'in kuşlarının sayısı 300'e yükselmişti.Yoldan gelen geçenlerin,kuşları görmek için parmaklıklar arasından baktıklarını fark edince,Ağustos ayı zarfında,her istiyenin kuşlarını gelip görebileceğini ilan etti.Gelenlerin sayısı 40,000 i buldu.Hele bir tek pazar günü zarfında 10,000 ziyaretçi gelince,brink düşünmeye daldı.Ekzotik kuşlar ve sun'i şelalelerle çevrili bir yerde musiki dinleyerek yemek yemenin,çok daha fazla ziyeretçi celbedebileceğini düşündü.
Amsterdam,Rotterdam,Utrecht,Haarlem ve Leyden'e kısa kara ve su yollarıyla bağlı bulunan Alphen'deki evinin bahçesi,böyle bir proje için ideal b ir yer olab ilirdi.
O zamana kadar hergün mun tazam dükkanına giden van dan brink,bütün işlerini yüzüstü bırakarak rüyasını gerçekleştirmeğe girişti.Üç yüz işçi,bahçeyi,kısa bir zamanda cennete çevirdi.
Fakat bu sefer,Bn,van den Brink işe karıştı.Kocasının,eğlence için kuş beslemesini hoş görmeklemberaber,bütün işlerini,kuşlar yüzünden ihmal etmesine akıl erdiremiyordu.Fakat kadıncağızın ne yalvarması ne de tehditleri para etti.Van den rink,onun tavsiyelerine, bahçesini Mayısta açacağını ve Eyüle kadar yarım milyon insan tarafından ziyaret edileceğini mukabele etti.
Bahçe,vâdettiği gibi 18 Mayıs tarihinde,hanedan mensupları,bakanlar ve diğer yüksek şahsiyetlerin de bulundukları büyük bir merasimle açıldı.Londra radyosu,bu merasim hakkında bir röportaj yayınladı.Bir gün sonra halk,bahçeye akın etmeğe başladı.
Bahçeye,elle oyulmuş büyük bir tahta kapıdan girilmektedir.Geniş bir caddeyi takip etmek suretiyle,nadir kuşların,havuzlar eğrelti otları ve çiçek açmış ağaçlarla süslü kafeslerde yaşadıkları bölümlere girilir.Bahçedeki küçük göl en nadir ördek,kaz ve kuğu sürüleriyle kaynaşmaktadır.Penguaenler,bir şelalenin altında yıkanmaktadırlar.
Teraçadan eski HOllanda mimarisine uygun bir sitilde inşa edilen kuş evleri gözükmektedir.Kimisi yel değirmeni,kimisi köylü evi şeklinde inşa edilen bu kuş evlerinin içindeki kafeslerde,dünyanın en nadide kuş cinslerini bulmak kabildir.
Van den Brink'in karısı ve çocukları,ziyaretçilere bilet satmak suretiyle,ona faydalı olmaya çalışmaktadırlar.19 yaşındaki oğlu,kuş avlamak için Batı Afrikaya gitmk üzeredir.Bu suretle van den Brink,bahçenin kuşlarını da kendi temin edecektir.Bahçedeki kuşların bazıları son derece kıymetlidir.Meseâ bir çift devekuşu 2000 dolar,bir tek turna 215 dolar,,bir tek penguen ise 200 dolar değerindedir.
Van den Brink,bahçesinde üreyen kuşları satmak suretiyle de zenginleşmektedir.Amerikalı kuş tüccarları,daha şimdiden,açık mavi,pembe ve turuncu arasında 27 renkte 20,000 kanarya ısmarlamışlardır.
Florida'lı bir kadın ise,Miami civarında,Alphen'deki bahçenin eşinin inşaası,idaresi ve kuşların temini karşılığında,van den Brink'e 500,000 dolar ve ortaklık vadetmiştir.
Şimdiki,halde yalnız Sydney ve Kopenhang'da büyük kuş parkları vardır.Mamafih van den brink,1932 de 1500 cinse mensup 20,000 kuşuyla,bahçesinin,dünyanın en büyük kuş parkı olacağına inanmaktdır.
Bu gibi bir teşebbüste bulunmadığı nasıl olup da aklettiğini soranlara şu cevabı vermektedir,
BETÜL UCA
25 Mart 2016 Cuma
18:00:42

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://asianeagle.yetkin-forum.com
samanyolu
Admin
Admin
samanyolu


Kadın
Mesaj Sayısı : 29261
Yaş : 57
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : yazar
Lakap : yazar
Kayıt tarihi : 12/04/08

AŞK RANDEVUSU    Empty
MesajKonu: Geri: AŞK RANDEVUSU    AŞK RANDEVUSU    EmptyCuma Mayıs 13, 2016 2:09 pm

GENERAL EİSENHOWER'İN HAYATI
******************************
GENERAL EİSENHOWER,DÜNYANIN EN KABİLİYETLİ VE EMRİNDEKİ ASKERLERE EN ZİYADE MÜŞRİK DAVRANAN KUMANDALARINDAN BİRİDİR.
Avrupadaki Amerikan orduları eski başkumdanı,Avrupayı istila orduları sabık başkumandanı,sabık Amerikan Genelkurmay başkanı ve halen Avrupa'daki müttefik orduları başkumandanı olan General Dwight Eisenhower bugün dünyanın en tanınmış şahsiyetlerinden biridir.Fakat buna rağmen onun hayatının hakiki hikayesini bilenler pek azdır.
Eisenhower'in hayatı tezatlarla doludur.Almanya'yı mağlûp eden bu adam Alman soyundan gelmektedir.İkinci dünya Harbinin bir numaralı kahramanı olan Eisenhower,harp düşmanı bir mezhebe mensuptur.14 Ekim 1890 tarihinde Texas'ın Denisaon şehrinde doğmuştur.David adlı bir baba ile İdo Stover adlı bir annenin oğludur.Eisenhower ailesi,Dwight doğduktan bir süre sonra Kansas şehrine taşınmıştır.
Buradaki iki katlı ve bahçeli evlerinde çocukluğu çok iyi geçen Eisenhower,orta tahsilini yaptığı sırada bazı yerlerde de çalışarak para kazandı.Kendisi çok çalışkan bir talebe olmamakla beraber gayet iyi bir sporcu idi.1909 senesinde orta mektebi bitirdikten sonra tahsiline devam etmiş ve dört sene süren tahsili esnasında bütün hocalarının takdirini kazanmıştır.
Bir müddet sonra,Eisenhower West Point askeri okuluna talebe kabulü için açılan imtihana girdi.İmtihanda ikinciliği kazandığı halde 19 yaşında olduğunu ileri sürerek onu mektebe almadılar.Fakat birinciliği kazanan talebe muayenede sakat çıkınca Eisenhower,West Point askeri okuluna kabul edildi.KAbiliyetli genç donanmaya ayrılmak istediği için,evvelâ askeri okula girişinden hiç memnun olmamıştı.
1915 de,168 kişi arasından 61. derece ile West Point'tan mezun oldu.Genç teğmen San Antonio'ya tayin edildikten sonra,orada Mamie Dood adlı bir kızla sevişti ve 1916 senesinin Haziran ayında onunla evlendi.
Eisenhower,Birinci Dünya Harbi sırasında Harbiye Bakanlığına müracaat ederek faal bir vazife istedi.KEndisi dışarı gönderilmemekle beraber birçok mühim vazifelere tayin olundu ve terfi ettirildi.Fakat Eisenhower 1.Dünya Harbi sonunda tanınmış bir sima değildi.Eisenhower,1929 yılına kadar,Amerikanın haricinde ve dahilinde birçok mühim vazifeler işgal etti.1929 da PAris'ten döndükten sonra,general MAc Arthur'un emrindeki kurmay heyetine tahin olundu.Mac Arthur onu çok takdir ettiği iiçin askeri tedbirler almak üzere beraberinde Filipin Adaları'na götürdü.1935 den 1939 a kadar Filipinlerde kaldı.1939 da Amerikaya döndüğü zaman,Japon canavarı adamakıllı hazırlanmıştı.
İkinci Dünya Harbi'nin süratle yayılması üzerine,Amerikalılarharp dışı kalmanın imkansız olduğunu anlamışlardı.Hitlerin muazzam orduları karşısında hiçbir kuvvet duramıyordu.Fransa düşmüş ve İngiltere Dünkerk faciası ile karşılaşmıştı.Bu sırada Amerikan ordusunun mevcudu 1,5 milyona çıkarıldı.Hâdiselerin süratl inkişafı,Eisenhower'e yakında iş düşeceğini gösteriyordu.
Amerika harbe girdikten sonra,Eisenhower Washington'a çağrılarak harp planlarını hazırlıyan heyete dahil edildi.İki ay sonra da tetkiklerde bulunmak üzere İngitereye gönderildi.İngiltere'den dönünce general George Marshall'ın maiyetine tayin edildi.Marshall,Eisenhower'ın Avrupa'daki Amerikan kuvetlerinin kumandanı tayin olunması fikrini iler sürdü.Afrika çıkarmasından sonra,Eisenhower,Washingtona çağrılarak harp planlarını hazırlıyan heyete dahil değildi.İki ay sonra da tetkiklerde bulunmak üzere İngiltereye gönderildi.İngiltereden dönünce general George MArshall 'ın maiyetine tayin edildi.Marshall,Eisenhower'ın Avrupadaki Amerikan kuvvetlerinin kumandanı tayin olunması fikrini ileri sürdü.Afrika çıkarmasından sonra generalliğe terfi ettirildi.
Eisenhower'ın Avrupa'yı İstila ORdularının başkumandanı tayin edilmesi,Stalin ve Churchill gibi müşkülpesentliği ile tanınımış kimseleri bile çok memnun etti.
Artık Eisenhower bir strateji üstadı olarak tanınmaya başlamıştı.İstilâ günü geldiği zaman,fena hava yüzünden Fransa istilasının geri bırakılması zarureti hasıl oldu.İngiltere sahillerinde,on binlerce harp gemisi,nakil ve çıkarma vasıtası ve yüzbinlerece asker havanın düzelmesini bekliyordu.Askerlerin çoüunu deniz tutmuştu.
Eisenhower bu vaziyet karşısında askerlerin maneviyatını takviye etmeye çalışıyordu.O,günlerce uykusuzluğa tahammül ederek askerin dertlerine ortak oldu.Eisenhower bazı askerlerin kendisine karşı <>gibi cümleler sarfetmesine bile ses çıkarmıyordu.Halsizliğini ve yorgunluğunu kimse belli etmiyordu.
General George Patton,Eisenhoser'ın çok samimi dostu idi.Fakat bir gün Patton yorgun ve hasta bir askeri tokatlayınca,Eisenhower kendisine güzel bir ders vermişti.Eisenhower'ın emri üzerine Generla patton askerden af dilemeğe mecbur kalmıştı.
Fransanın istilası ve Almanya harbi herkesin malumudur.Zafer kazanıldıktan sonra ,İngiliz ve Amerikan ordularını süratle terhis edilmesine en fazla itiraz edenlerden biri de Eisenhower'dı.Kendisi daha 1946 da genelkurmay başkanlığı vazifesini yaptığı sırada,artık kuvetli bir Amerikan ordusunun mevcut olmadığını ihtar etmişti.Halbu ki o sırada Amerikanın en az 4 milyonluk bir ordusu bulunması gerekiyordu.
Bu sözlere aldırış eden olmadı.Fakat Eisenhower tehlike işaretini vermişti.
1948 yılının Şubat ayında Eisenhower,Genelkurmay başkanlığından tekaüde sevkedildikten birkaç ay sonra Columbia Üniversitesinin rektörlüğü üzerine aldı.1948 seçim mücadeleleri sırasında başkanlığa adaylığını koymaya razı olmadı.Onun fikrince,Truman bu işin tam ehli idi.
Eisenhower 19 Aralık 1950 tarihinde,Kuzey Atlantik PAktına dahil memleketlerin kuvvvetlerinin başkomutanı oldu.Bu havadis herkesi memnun etti.Zira büyük imtihanları onun kadar fevkalâde derece ile başarmış asker pek azdır.Üstelik,askerlerine Eisenhower kadar kendini sevdiren ve saydıran bir kumandan bulmak çok zordur.
Günümüzün en büyük adamlarından biri olan Eisenhower,birçok mücadelelerden sonra bugünkü yüksek mevkiine erişmiştir.
BETÜL UCA
10 Nisan 2016 Pazar
04:52:13
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://asianeagle.yetkin-forum.com
 
AŞK RANDEVUSU
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
asianeagle.niceboard.com :: Forum Board :: WELCOME...-
Buraya geçin: