|
|
| Dünya Resimleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:50 pm | |
| | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:51 pm | |
| Dünya (Yer, Yeryüzü, Acun, eski dilde Arz), Güneş sistemi'nin Güneş'e uzaklık açısından üçüncü sıradaki gezegeni. Üzerinde yaşam barındırdığı bilinen tek doğal gök cismidir. Katı ya da 'kaya' ağırlıklı yapısı nedeniyle üyesi bulunduğu yer benzeri gezegenler grubuna adını vermiştir. Bu gezegen grubunun kütle ve hacim açısından en büyük üyesidir. Büyüklükte, Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni arasında gaz devlerinin büyük farkla arkasından gelerek beşinci sıraya yerleşir. Tek doğal uydusu Ay' dır. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:54 pm | |
| Yörünge Özellikleri Yarı büyük eksen 149.597.887 km. Günberi 147.098.074 km. (0,983 A.Ü.) Günöte 152.097.701 km. (1,017 A.Ü.) Yörünge dışmerkezliği 0,017 Yörünge eğikliği 0 Dolanma süresi (Yıldız yılı) 365 gün 6 sa. 9 dk. 9 s. (365,25636 gün) (1,000039 dönencel yıl) Yörünge hızı ortalama En yüksek En düşük 29,78 km/s 30,29 km/saniye 29,29 km/s Doğal uydu sayısı 1 Fiziksel Özellikler Ekvator çapı 12.756,28 km Kutuplar arası çap 12.713,56 km Basıklık 0,003 Ekvator çevresi 40.075 km Yüzey alanı Karalar Denizler 510.067.420 km2 148.847.000 km2 (%29,2) 361.220.420 km2 (%70, Hacim 1,08 x 1012 km3 Kütle 5,97 x 1024 kg. Yoğunluk 5,51 g/cm3 Eksen eğikliği 23,44° Dönme süresi (Yıldız günü) 23 sa. 56 dk. 4,1 sn. (0,99727 gün) Yerçekimi 9.78 m/s2 Kurtulma hızı 11,18 km/s Beyazlık (albedo) 0,37 Yüzey sıcaklığı ortalama En yüksek En düşük 14°C (287 K) 57,7°C (331 K) - 89,2°C (184 K) Atmosferin içeriği Azot %78.08 Oksijen %20.94 Argon %0.93 Karbondioksit %0.038 Su buharı Eser (iklime bağlı olarak değişir) | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:55 pm | |
| Yer kürenin oluşumu Başlangıcına ilişkin eski bir kurama göre önce Güneş var olmuş, daha sonra gezegenler ondan kopmuştur. Artık geçerli sayılmayan bu kurama göre Güneş ilk oluştuğu zaman bugünkünün 50-60 katı büyüklükteydi ve kendi çevresinde hızla dönüyordu. Bu dönme hareketinden doğan merkezkaç kuvvetin etkisiyle Güneş'ten dışarıya bir miktar madde savruldu. Önce çok uçucu olmayan mineral ve metallerin yoğunlaşmasıyla iç gezegenler, sonra uçucu gazların yoğunlaşmasıyla dış gezegenler oluşmuştur. Güneş'in ve bütün gezegenlerin aynı zamanda oluştuğunu ileri süren yeni bir kurama göre de Samanyolu Gökadası'ndaki dev bir gaz ve toz bulutu kendi kütleçekim kuvvetinin etkisiyle büzülmeye başladı
Bu madde parçacıklarından çok büyük bölümünün yoğunlaşmasıyla Güneş oluştu; bu kütle giderek öyle büyüdü ve madde yoğunluğu öylesine arttı ki bir süre sonra nükleer tepkimiler için elverişli bir ortama dönüştü. Öte yandan buluttaki daha küçük madde yoğunlaşmalarıyla da ilk gezegenler oluşmaya başladı. Bugünkü gezegenlerin öncülü olan bu ilk gezegenler başlangıçta birer gaz kütlesi halindeydi, ama hiçbiri nükleer tepkimelerin başlayabileceği kadar büyük değildi. Güneş'in sıcaklığı arttıkça çevresindeki yakın gezegenleri, yani yerbenzeri gezegenler kuşatan gaz bulutları yok oldu ve geride büyük olasılıkla erimiş durumdaki minerallerden oluşan çekirdekleri kaldı. Güneş'e çok uzak olan öbür gezegenler ise pek fazla değişikliğe uğramadan bugüne kadar ulaştı. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:57 pm | |
| Yerküre'nin Yapısı
Yerkürenin içi ile ilgili bilgilerimiz en üst katmanlar dışında ikinci elden. Yerbilim (jeoloji) çalışmaları ile yapısı anlaşılmaya çalışılan Yerküreye ait bilgilerin çoğu, sismik dalgaların incelenmesi sayesinde elde ediliyor. Depremler sonucu oluşan doğal veya bilim adamlarının oluşturduğu yapay sismik dalgaların, farklı yapılardaki katmanlarda farklı davrandıkları biliniyor. Yerküre içinde hareket eden bu dalgaların davranışlarının incelenmesi sonucunda Yerkürenin iç yapısı anlaşılabiliyor.
Yerkürenin merkezinde katı haldeki nikel ve demirden oluşan İç Çekirdek (Inner Core) bulunuyor. Bu çekirdeği çevreleyen Dış Çekirdek (Outer Core) ise, içindeki sülfür ve oksijen nedeniyle ergime noktası düştüğü için sıvı halde bulunan nikel ve demirden oluşuyor. 4.5 milyar yıldır soğumasına rağmen hala çok sıcak olan çekirdek, Yerkürenin manyetik alanının oluşmasındaki etken. Daha sonra gelen ve Alt Manto ve Üst Manto diye ikiye ayrılan Manto (Mantle) ise, kısmen ya da tümüyle eriyik durumdaki kayaçlardan oluşan magmayı içeriyor. Demir, magnezyum, silikon ve oksijence zengin mineralleri içeren Mantodan sonra, bu katmanların en incesi olan ve okyanuslar ile kıtaları barındıran Yerkabuğu (Crust) bulunuyor. Oksijen ve silikonca zengin Yerkabuğunda, okyanus tabanlarını oluşturan bazalt, en çok bulunan kayaç. Kıtalardan oluşan kabuk kısmı ise bazalt ile daha az yoğun olan granit, kumtaşı, kireçtaşı gibi kayaçları barındırıyor. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 5:59 pm | |
| [img][/img][url] Kutuplarda ve ekvatorda farklı olan Yer yarıçapı ortalama değer olan 6,371 km. olarak alınmıştır. Yoğunluk ve sıcaklıklar, katman içindeki ortalama değerlerdir. Yerkürenin üst katmanları fiziksel olarak ayrı bir bölümlemeyle de incelenebilir. Litosfer (taşküre) adı verilen sert katman, Yerkabuğu ve Üst Mantonun en üst kısmından oluşur. Astenosfer ise Litosferin altındaki, plastik özellikleri gösteren akışkan Üst Manto bölümüdür. Litosfer tek parça değildir, okyanus ve kıtaların sınırlarından farklı şekilde levhalara bölünmüştür. Manto katmanı, yeryüzündeki hareketliliğin en büyük nedenidir. Mantonun alt bölümleri üst bölümlerine göre çok daha sıcaktır. Burada oluşan konveksiyonda, daha sıcak olan magma yükselir, soğur, katılaşır ve Üst Mantodaki daha soğuk kayaların batmasına neden olur. Batan bu kayalar, tekrar ısınır, ergir ve yükselir. Henüz tam anlamıyla modellenemeyen bu devinim, Litosferdeki levhaların hareket etmesine neden olur. [/url] | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:00 pm | |
| ANA PLAKALAR Yerkürenin üst katmanları, bir bütün halinde olmayıp, sürekli hareket halinde olan levhalardan oluşuyor. Mantodaki ısı akımlarının neden olduğu bu hareketler sırasında levhalar birbirinden uzaklaşır, birbirlerine çarpar veya birbirlerini sıyırırlar. Bu hareketlilik sonucunda, levha sınırlarında, uzun zaman dilimleri ile baktığımızda yeni okyanuslar, yeni kıtalar, sıradağlar ve yanardağlar oluşur. Depremler ve volkanik aktivitelerin nedeni de tüm bu hareketliliktir ve levha sınırlarında oluşmalarına şaşmamak gerekir. Levha hareketleri yerkürenin oluşumundan beri sürmektedir. Süperkıta Pangea'nın, bundan 225 milyon yıl önce parçalanmaya başladığı ve bu hareketliliğin sonucunda kıtaların günümüzdeki şekli aldığı düşünülüyor. Günümüzde Litosferde 1 ila 15 cm/yıl arasında hızlarla hareket halinde bulunan 7 ana ve birçok küçük levha vardır. Bunların hareketleri çok karmaşıktır ve bu hareketlerin niteliğinin tam olarak saptanması, depremlerin zamanının önceden kestirilmesi için gereklidir. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:01 pm | |
| Karayip, Kokos, Pasifik, Naska, Skotya, Filipin levhaları daha çok okyanusal; diğer levhalar hem okyanusal hem kıtasal kabuk taşırlar Levhaların birbirleriyle etkileşimleri bakımından levha hareketlerini 3 ana başlıkta toplayabiliriz. Uzaklaşma-ayrılma; yakınlaşma-çarpışma; yanal yer değiştirme-sıyırma. Bu hareket türleri, aynı zamanda bu sınırlarda oluşan depremlerin ve volkanik faaliyetlerin niteliklerini de belirler. Uzaklaşan-Ayrılan Levhalar (Divergent Plates) Birbirinden uzaklaşan levhalar, aralarına astenosferden gelen eriyik kayaçların sızdığı yarıklar oluşturur. Bu eriyik yüzeye çıktıkça katılaşır ve yerkabuğuna eklenir. Astenosferden gelen eriyik kuvvet uygulamaya ve böylece levhalar birbirinden ayrılmaya devam eder. Bu ayrılma genelde daha ince olan okyanus tabanında görülür ve Atlas Okyanusu ortasındaki sırt buna çok iyi bir örnektir. Bu ayrılma kıtada meydana gelirse yeni bir okyanus tabanı oluşuyor demektir. Doğu Afrikadaki ayrılma henüz bir deniz oluşması için yeterli değilse de, gidiş o yöndedir. Bu tür ayrılmalar, Astenosferden gelen eriyiğin katılaşarak Litosfere dönüşmesine ve levhaların büyümesine neden olur. Uzaklaşan levhalar arasında Litosfer çok ince olduğu için, buralarda büyük depremlere yol açacak enerji birikimleri olmaz. Buradaki depremlerin odakları çoğu zaman yüzeye yakındır. Yakınlaşan-Çarpışan Levhalar (Convergent Plates) Levhaların birbirine yaklaşması ve çarpışması ise üç değişik şekilde olabilir: Okyanusal ve kıtasal levha karşılaşmalarında, daha yoğun olan okyanusal levha (yoğunluğu 2.8 - 3.0 gr/cm3) , kıtasal levhanın (yoğunluğu 2.7 gr/cm3) altına dalar (subduction). Alta dalan kısım derinlere indiğinde ergimeye başlar ve bu magmanın bir kısmı, kıta tarafında yanardağ kümelerinin oluşumuna neden olur. Güney Amerika Levhasının altına dalan Nazca Levhasının yol açtığı And Dağları buna bir örnektir. İki okyanusal levhanın karşılaşmasında da, yine bir levha diğerinin altına dalar. Yukarıdakine benzer şekilde yüzeye çıkan magma okyanus tabanında yanardağlar oluşturmaya başlar. Eğer bu aktivite devam ederse, yanardağ okyanus yüzeyini aşabilecek yüksekliğe erişir ve adalar oluşur. Filipinlerdeki birçok volkanik ada bu şekilde oluşmuştur. İki kıtasal levhanın karşılaşmasında ise, genellikle levhalardan hiçbiri diğerinin altına dalmaz. Levhaların arada sıkışan bölümleri yeni dağlar oluşturur. Himalayaların halen süren oluşumu buna iyi bir örnektir. Yakınlaşan ve çarpışan levhaların sınırlarında oluşan depremler çok değişik derinliklerde ve büyüklüklerde olabilir. Özellikle bir levhanın diğerinin altına daldığı bölgelerde odakları derinlerde büyük depremler oluşur. Yanal Yer Değiştirme-Sıyırma (Lateral Slipping) İki levhanın birbirini sıyırarak yer değiştirmesi sırasında Litosferde artma veya azalma olmaz. İki levha arasındaki sürtünme çok fazla olduğu için harekete belli bir süre direnç gösterirler. Bu bölgede artan gerilim periyodik büyük depremler ile çözülür. Kuzey Anadolu fay hattı ve Kaliforniyadaki San Andreas fay hattında bu tip levha hareketi gözlenir. Bu tip levha hareketlerinde oluşan depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta derinliktedir. Sürtünme ve kırılma uzunca bir hat boyunca oluşabileceği için büyük depremler meydana gelebilir. Sıcak Noktalar (Hotspots) Depremlerin ve volkanik aktivitenin büyük bir kısmı levha sınırları çevresinde oluşur. Ancak volkanik kökenli olan Hawaii ve çevresindeki adalar örneğinde olduğu gibi levha sınırlarına çok uzak volkanik oluşumlar da vardır. Bunlar mantoda sıcaklığı çok yüksek olan ve bu nedenle sıcak nokta adı verilen küçük bölgelerden yerkabuğu dışına kadar yükselen magma etkisiyle oluşur. Levhalar hareketli ama sıcak noktalar sabit olduğu için sıra sıra yanardağlar veya yanardağ adaları ortaya çıkar. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:02 pm | |
| Depremler ve Faylar
Hareket eden levhalar birbirleri üzerine kuvvet uygularlar. Bu kuvvet yerkabuğundaki kayaçların direnç göstermesi yüzünden belli bölgelerde enerji birikimine yol açar. Bu enerji, kayaçların kırılma sınırını aştığı anda da kırılma (faylanma) olur ve biriken enerji açığa çıkar. Levha hareketleri yüzünden birikmiş gerilme enerjisinin aniden boşalmasına deprem diyoruz. (Ayrıca aktif volkanların içindeki hareketlilik nedeniyle oluşan ve yapıları farklı olan küçük depremler de vardır | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:04 pm | |
| SISMIK DALGALAR
Deprem sırasında açığa çıkan enerji, ses veya su dalgalarına benzeyen ve sismik dalgalar adı verilen dalgalar ile yayılır. Bu dalgalardan Cisim Dalgaları, P dalgaları ve S dalgaları olarak ikiye ayrılır. P dalgaları, en hızlı yayılan bu yüzden deprem kayıt aletlerinde (sismograf) en önce görülen dalgalardır. P dalgalarında, titreşim hareketi yayılma doğrultusu ile aynıdır. Daha yavaş yayılan S dalgaları, kayıt aletlerinde ikincil olarak görülen ve titreşim hareketi yayılma doğrultusuna dik olan dalgalardır. S dalgaları sıvı içinde yayılamazlar. Yüzey Dalgaları ise Cisim Dalgalarına göre daha yavaş yayılırlar ancak genlikleri daha büyüktür. Hızı daha fazla olan Love ve genliği daha büyük olan Rayleigh dalgaları olarak ikiye ayrılırlar. Yapılarda yıkıma yol açan dalgalar S dalgaları ile yüzey dalgalarıdır. Ters Fay Doğrultu atımlı faylar Çöküntü (Graben): İki normal faylanma arasındaki bloğun çökmesi sonucu oluşur Yükselti (Horst): İki normal faylanma arasında yüksekte kalan bloğa denir | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:07 pm | |
| S Dalgaları Depremler çok değişik derinliklerde oluşabilir. 0-60 km. arası derinliklerde oluşanlar, sığ depremler olarak adlandırılır ve genelde kıtasal alanlarda (örn. Türkiye) meydana gelir. 60-300 km. derinliklerde oluşanlar, orta derinlikli depremler adıyla anılır ve bir levhanın diğer bir levha altına daldığı bölgelerde (örn. Japonya, Şili) görülür. Derin depremler ise yine aynı bölgelerde levhanın dalan ucunda 300-700 km. derinliklerde oluşan depremlerdir. BÜYÜKLÜK(MAGNITUDE) KAVRAMI Depremlerin büyüklüğü (magnitude) ve şiddeti (intensity) genellikle birbirine karıştırılan iki kavramdır. Büyüklük, deprem sırasında boşalan enerji ile ilişkili bir değerdir ve aletsel olarak ölçülür. Şiddet ise deprem bölgesindeki hasara göre belirlenen göreceli bir değerdir. Büyüklük, deprem kayıt aletlerinde kaydedilen dalga genliğinin logaritmasını içeren bir bağıntı sonucunda, Charles Richterin geliştirdiği ve Richter Ölçeği denilen bir cetvele göre hesaplanır. Logaritmik olduğu için büyüklükteki 1 birim artış, yer hareketlerinde 10 katlık fark yapmaktadır. Günümüzde birkaç değişik büyüklük hesabı yapılmaktadır. Ml - Lokal Büyüklük: Richterin orijinal bağıntısına göre hesaplanır. Sığ, yakın ve küçük depremler için kullanılır. Mb - Cisim Dalgası Büyüklüğü: P dalgalarının genliği baz alınarak hesaplanır. Ms- Yüzey Dalgası Büyüklüğü: Yüzey dalgalarının genliği baz alınarak hesaplanır. Md - Süre Büyüklüğü: Çok küçük ve yakın depremlerin süresi kullanılarak hesaplanır. Mw - Moment Büyüklüğü: Açığa çıkan enerjinin sismik momenti baz alınarak hesaplanır. 17 Ağustos depreminden sonra Türkiye ve Türkiye dışı merkezlerden alınan büyüklük değerlerinin farklı olmasının nedenlerinin başında bu hesaplama farklılıkları geliyor. Büyüklük belirtilirken hesaplama türü de belirtilirse karışıklık ortadan kalkacaktır. JEODEZIK MOMENT KAVRAMI Modelleme çalışmalarımızda fay geometrisi ve dislokasyon ile ilgili başlangıç değerleri çoğu zaman fay düzlemi çözümlerinden elde edilmektedir. Modellemede kullanılan parametrelerin sismolojik verilerle uyumu ile ilgili olarak yapılabilecek diğer bir kontrol ise, aşağıdaki formülle jeodezik moment büyüklüğünü tekrar hesaplamak ve fay düzlemi çözümlerindeki sismik moment büyüklükleri ile karşılaştırmaktır. Jeodezik moment : Mo = Dislokasyon düzleminin Alanı * SQRT( SS**2 + DS**2 ) * 30 E9 Jeodezik moment büyüklüğü : Mw = 2/3 * log (Mo) 6.0 Deprem sırasında yer yüzeyinde de çeşitli değişimler gözlenir: Yüzey Kırıkları: Deprem odağı eğer yüzeye yakınsa yüzeyde de kırılmalar görülür. Heyelanlar, Çökmeler: Sağlam olmayan zeminlerde, sismik dalgalar nedeniyle toprak hareket eder. Çamur Akıntıları: Yeraltı sularının harekete geçmesiyle oluşur. Zemin Sıvılaşması: Suya doygun zeminler sismik dalgalar nedeniyle sıvı gibi davranır. Tsunamiler: Okyanus kıyılarında dev deniz dalgaları oluşur. | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:11 pm | |
| | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:12 pm | |
| | |
| | | samanyolu Admin
Mesaj Sayısı : 29261 Yaş : 57 Nerden : İstanbul İş/Hobiler : yazar Lakap : yazar Kayıt tarihi : 12/04/08
| Konu: Geri: Dünya Resimleri C.tesi Nis. 17, 2010 6:14 pm | |
| stanbul Kumburgazda 2007 ve 2008 yazında olduğu gibi, bu defa da 13- 15 ve 17 Mayıs 2009da, olağanüstü UFO görüntüleri filme alınmıştır. Kumburgaz Yenikent sitesi sakinleri tarafından da gözlemlenen ve şahit olunan, site bekçisi Yalçın Yalman tarafından filme alınan bu cisimler şimdiye kadar Dünyada çekilmiş en yakın ve en önemli görüntüler olma özelliğini taşımaktadır. Tüm Dünyada büyük yankı uyandıran ve Dünya UFO literatürüne en önemli UFO görüntüleri olarak geçen Kumburgaz UFO görüntülerine yeni bir boyut kazandıran ve uzaylıların UFOlarla gezegenimizi ziyaret ettiklerini inkar edilemeyecek şekilde gözler önüne seren bu OLAĞANÜSTÜ görüntülerde de, UFOların fiziksel formları ve metalik yüzeyleri ve maddesel yapıları çok net bir biçimde görülmektedir. Aynı zamanda, bu görüntülerin bazılarında UFOların içinde bulunan varlıkların silüetleri de belirgin bir biçimde görülmektedir. Kurumumuz, Sirius UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezimizin Bilim Kurulu yetkililerince çok detaylı inceleme ve analizlerden geçen bu görüntülerin hiçbir şekilde montaj, maket, kurgu, video efekti veya animasyon olmadığı ve görüntülerdeki ışıklı cisimlerin fiziksel yapıya sahip, maddesel formları olan ve inanılmaz teknolojiler sergileyen cisimler olduğu sonucuna varılmıştır. Bu cisimlerin, kesinlikle uçak, helikopter, uydu, metereoloji balonu, çin feneri, ateş topu, meteor, venüs, mars, atmosferik fenomen...vb kategorilerine girmediği ve UFO oldukları kesinlik kazanmıştır. Görüntüler ayrıca, tanınmış animasyon ve özel efekt yapım şirketi ÖZEL FX ( www.ozelfx.com) şirketinin sahipleri Tarkan Özel ve Cem Özel tarafından da özel olarak incelenerek, görüntülerdeki cisimlerin kesinlikle video özel efekti, animasyon ya da kurgu olmadığı sonucuna varılmıştır... Bilindiği üzere, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıklıkla UFO gözlemleri yapılmakta, dünyadışı yaşama dair sivil ve resmi kişilerce önemli tanıklıklar yaşanmakta ve zaman zaman bu gözlemler amatör kameralarla vatandaşlarımız tarafından filme alınmaktadır. Kurumumuza 2009 yılının ilk 5 ayında yapılan UFO ihbar sayısı toplam 337 olup, bu ihbarlardan 74 tanesi belgelenmiştir. 74 belgeli ihbardan 16 tanesi video, 58 tanesi digital fotoğraftır. Kurumumuz tarafından yapılan detaylı incelemeler sonucunda kaydedilen 16 videodan 5 tanesi ile, 58 fotoğraftan 9 tanesinin UFO olduğu tespit edilmiştir. Diğerlerinin ise; yanılsama, leke, kuş, venüs, ışık yansıması gibi doğal fenomenler olduğu belirlenmiştir
İhbarların yapıldığı bölgeler; İstanbul ve çevresi, Antalya, Alanya, Ordu, Samsun, Denizli, İzmir ve çevresi, Aksaray, Afyon, Kayseri, Sivas, Konya, Lüleburgaz, Edirne, Bilecik- Bozyüğük, Çanakkale, Safranbolu, Adıyaman, Kıbrıs, İzmit, Abant-Bolu, Ankara ve Uşaktır.. Meksika, Brezilya, İngiltere, Fransa ve Danimarka hükümetlerinden sonra şimdi de, 2 ay önce İsveç hükümeti 25 yıldır gizledikleri 1500 UFO dosyasını halkın bilgisine açtı. Ardından 14 Nisan 2009 da Washington Ulusal Basın Klübünde, Ayda yürüyen 6. astronot olan, Apollo 14 Astronotu Dr. Edgar Mitchell NASAnın UFOlar konusunda 60 yıldır yalan söylediğini ve Astronotlarında uzay uçuşlarında birçok defa UFOlarla karşılaştıklarını özel basın toplantısıyla tüm medyaya açıkladı... Bu saygın insanın açıklamaları başta Washington Post olmak üzere FOX News, CNN, BBC gibi dünyanın önde gelen medya kuruluşlarında geniş yer bulmuştur.. Ufoloji konusunda artık dünyanın en önemli üniversitelerinde araştırma birimleri kurulmakta ayrıca üst düzey askeri ve sivil yetkililer, astronotlar, senatörler, bilimadamları, askeri kuvvet komutanları, albaylar, generaller, savaş uçağı pilotları, radar operatörleri, CIA ve FBI gibi gizli servis üst düzey yetkilileri, savunma bakanlığı yetkilileri UFOlarla ilgili ele geçen kanıtları ve belgeleri halkın bilgisine sunarak artık açıkça itiraflarda bulunmaktadırlar. UFO Gerçeği nin dünya hükümetleri tarafından açıklanmasının artık zamanı gelmiştir. İnsanlık için son derece büyük önem taşıyan ve gezegenimizin tarihindeki dönüm noktalarından birini başlatacak olan bu açıklama, dünya tarihinde görülmemiş bir zamanı başlatarak tüm dünya insanlığını bir araya getirerek, dünyalı kimliğine geçip, gezegenimizde yeni bir barış, birlik ve beraberlik bilinci doğuracağına ve tüm insanlığı galaksiler arası bir iletişim ve bilgi çağına taşıyacak dev bir süreci başlatacağına inanıyoruz.. Gezegenimizdeki ekolojik, ekonomik, sosyal, enerji, sağlık ve küresel ısınma sorunlarının ve değişimin giderek kronikleştiği bu zor dönemlerde, resmi makamlarımızın UFO gerçeğinin ifşaatı ile ilgili gerekli adımları ivedilikle atması zaruri hale gelmektedir. _________________ | |
| | | | Dünya Resimleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|